Denemeler-2
Yüzyıllardır
insanoğlu toprak anaya bağımlı yaşadı. Ekinini ekti, mahsulünü topladı, uğruna nice
evlatlar yitirdi, canlarını bu topraklara defnetti. Gün gelip kendinden emin
olan insanoğlu bir şeyi fark etti. Toprağa hükmetmeyi. Bağımlılık artık
karşılıklı işbirliğine dönüşmüştü. Bu işbirliği sanayi devrimine kadar devam
etti.
Sanayi
devrimi insanoğlunun hayatında birçok alanda keskin bir değişim demekti. Emek
yoğun ve toprağa bağımlı olan insan, toprakla yaşadığı mücadele ve işbirliğini
bir kenara bırakarak makineler ile anlaşmalar yapmaya başladı. Lakin unuttuğu
ve gözden kaçırdığı bir detay söz konusu idi.
Doğa insanoğlunun
bu kirli işler için kendinden aldıklarını geri istiyordu.
İktisat
biliminin temelini oluşturan sınırsız istekler ve sınırlı kaynaklar tanımı işte
tamda burada vukuu buldu. İnsan hep daha fazlasını istemeye devam etti. İnsan
var olduğundan bu yana hiç olmadığı kadar, geçtiğimiz yüzyılda dünyayı
kirletti. İçinde bulunduğumuz kâinatın doğal dengesi olan siyah varsa beyaz,
pozitif olduğu için negatifin olması gerçeği gereği bir bedel ödemesi
gerekmekteydi.
Hayvanları,
virüsleri, salgınları, polenleri, doğal afetleri, dünyanın doğal dengesine
dönmek adına kullandığı elleri kolları olarak düşünebiliriz.
Örneğin alerji,
allerjen olarak adlandırılan normalde zararsız olan madde ya da maddelere karşı
vücudun aşırı derecede ve zararlı bir savunma tepkisi göstermesidir.
Modern dünyadaki alerjenlerin sayısının artması, bunun yanında bağışıklık
sisteminin her geçen gün zayıflaması ile birlikte alerji vakaları artmaktadır. Doğanın
burada oynadığı rol yadsınamaz bir gerçektir.
Olumsuz
sonuçlardan bir diğeri de kısırlık. Kısırlık gebeliğin belli bir süre geçmesine
rağmen gelişmemesi olarak adlandırılır. Kısırlık ile ilgili sağlıklı
istatistikler bulunmamasına rağmen her geçen gün arttığı bilinmektedir. Modern
hayatın her alanında karşımıza çıkan radyasyon, gdo içeren ve endüstriyel
yiyecekler, zayıflayan insan metabolizması ile birlikte doğurganlığın azaldığı
görülmektedir. 2006 yılı yapımı "Children of Men" son umut
filminde dünyada son doğan bebeğin üzerinden 19 yıl geçmesi ile birlikte yaşanan
kaotik ortam anlatılmaktadır. Film bir komplo teorisi dahi olsa böyle bir
geleceğin bizlere neler getirebileceği konusunda ürpertici fikirler vermektedir.
Virüs canlı
hücreleri enfekte edebilen mikroskobik tanecik olarak tanımlanır. HİV,
rota, İnfuenza ve diğerleri. Sayıları her geçen gün artan tedavisi zor, menşei
kimi zaman bilinemeyen mikroorganizmalar. Modern toplumun korkulu rüyası,
birçok komplo teorisinin çıkış noktaları. Acaba virüsler doğanın bir intikam
aracı olabilir mi ?
Sınırlarını
değiştirmeye çalışarak doldurduğumuz deniz alanları, doğadan çaldığımız sanayi
bölgeleri, tabiatı yok ederek açtığımız yerleşim alanları, zaman zaman doğanın
sel, deprem, tayfun gibi elleri tarafından geri alınmakta.
Bu liste
böyle uzayıp gidebilir. Bu savaş nerde nasıl son bulur bilinmez ama insanoğlunun
neyi ne ile değiştiğini bir kez daha düşünmesinde fayda var diye düşünmekteyim.
Kaynaklar:
Wikipedia, imdb, saglik.gov.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder