Denemeler-1
Günümüzün popüler ansiklopedisi wikipedia ya göre evlilik; ‘’iki
kişinin aile kurmak üzere
kanunların uygun gördüğü şekilde, ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde bir araya
gelmesi’’ olarak tanımlanmıştır. Yine muzip bilgi kaynağı ekşi sözlüğe göre
ise; ‘’seksi yasallaştırma müessesesi’’ olarak nitelendirilmiştir. Türk Dil
Kurumuna göre ise; ‘’Evlenmiş olan’’ anlamını taşımaktadır.
Hangi tarifle yola çıkarsak çıkalım ilkokulda öğrendiğimiz
anlamı ile evlilik toplumun yapı taşı sayılan aile kurumuna atılan ilk adım
olarak kabul edebiliriz. Evliliğin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.
Çeşitli kayıtlarda farklılık göstermekle birlikte evlilik, bir arada yaşamayı
arzulayan erkek ve kadının bu birlikteliği törensel anlamda taçlandırması
diyebiliriz.
Boşanma ise genel anlamı ile evliliğin sona ermesi olarak
tanımlanır. Boşanma olgusu evlilik tarihi kadar eskiye kadar dayanır. Nasıl ki
evlilik bir akid ise boşanmada bu akdin feshi niteliği taşır.
Günümüzün hızla gelişen ve kabuk değiştiren sosyolojik
toplumsal yapısı ile birlikte boşanma oranları hızla artmaktadır. Bu artışın
nedenini istatistiksel olarak sınıflandıracak olursak; cana kast, cürüm, zina,
terk, akıl hastalığı, geçimsizlik ve bilinmeyen nedenler olarak
sıralayabiliriz. Bu artışa paralel olarak boşanma olgusu sosyal, hukuksal,
ekonomik anlamda ciddi sıkıntıları da beraberinde getirmektedir.
Uzmanlar temelde yatan ana nedenin ise ‘’tüketim toplumu’’
kaynaklı davranışlar olduğunu belirtmektedir. Günümüzde tatmin edilmesi güç
tüketim alışkanlıkları nesnel olarak kalmayıp duygulara da yansıdığı
gözlenmektedir. Duyguları da hızlı yaşayıp çabuk vazgeçmeye başladığımız
günümüzde aşk, sevgi, aile, bağlılık gibi duygu yoğun, emek gerektiren kavramların
da bu tüketimden etkilendiğini söylemek yanlış olmaz sanırım.
Sosyal hayatın bu denli sorgulandığı, irdelendiği günümüzde
evlilik müessesesini birde ben farklı açıdan çözüm odaklı incelemek istedim.
Yukarıdaki tespitlere dayanarak
‘’alternatif bir birliktelik modeli söz konusu olamaz mı?’’ sorusundan
yola çıkarak bu yazıyı kaleme aldım.
Yasa koyucu tarafından; Çocuk sahibi olmayı hedef alan,
ailelerin taraf olmadığı, yasalarla anne ve babanın korunduğu, maddi olarak
birbirine yükümlülükleri, gelenek görenek gibi kavramları içermeyen
bir alternatif model geliştirmek. Özellikle ülkemiz gibi taşıyıcı annelik gibi
kavramların hayata geçemediği durumlara da yasal çerçeve oluşturabilecek olan
bir model. Yine ülkemizin dini değerlerini de göz önünde bulundurarak imam
nikahı da düşünülebilir bu durum için. Günümüzün hızlı temposuna ayak uydurmuş,
daha çok ‘’benim hayatım, özgürüm’’ felsefesiyle yaşayan kadın ve erkekler için
tercih nedeni olabilecek bir alternatif.
Konunun uzmanı hukukçu, sosyal uzmanlar, diyanet temsilcileri
tarafından geliştirilmeye muhtaç bir fikir olarak değerlendirilemez mi acaba?
Son yıllara ait boşanma oranları aşağıda verilmiştir.
YIL
|
2001
|
2004
|
2007
|
2010
|
Toplam
|
91 994
|
91 022
|
94 219
|
118 568
|
Evlenen Sayısı
|
544.322
|
615.357
|
638.311
|
591.742
|
Oran %
|
%16.90
|
%14.79
|
%14.76
|
%20.03
|
Kaynak: Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü,
TÜİK
Kaynaklar: Wikipedia, tuik, ekşisözlük